Bugün bir ulusal medyanın web baskısında lanet bir haber okudum. Samuray
kılıçlı cinayet! Bir başka haber de yine bir cinayet haberiydi: Akılalmaz
vahşet! Son zamanlarda gerçekten "bunlar bu canilerin nasıl
akıllarına geliyor ya da nasıl bu kadar kötüleşebiliyorlar" diye düşünme
sayımı artıran, beynimi yakan haberlere denk geliyorum.
Yazılı-basılı-görsel-işitsel medyanın %80 oranında, sosyal medyanın da %99 oranında yalan
olduğunu düşündüğüm halde bu haberler beni çok çok rahatsız ediyor.
Ama bir gerçek var ki bazı haberlerden çıkardığım, bu
cinayetlerin bazıları önlenebilir. Kılıçlı cinayet işleyen şahıs deliler gibi
bağırıyormuş sabahlara kadar. Çocuklara kılıç gösteriyormuş. Site görevlisi
evinde çok sayıda kılıç olduğunu biliyormuş. Hatta bir komşusu çok gürültü
yapıyor diye polis çağırmış.
Daha önceki bir kadın cinayeti haberinde de benzer bir durum
yaşanmıştı. Komşusu polisi arıyor “yandaki kadını dövüyorlar, çok sesler
geliyor, bir kontrol eder misiniz” diyor. Polis geliyor, kapıyı dinliyor ama
ses gelmiyor ve gidiyor. Sonra o bağırış-çağırış seslerinin cinayet sırasında
çıkartıldığı anlaşılıyor. Kişi dokunulmazlığı ve mahremiyeti evet ama nereye kadar!
Bu yazının başlığı yukarıda anlatılanları karşılamadı değil
mi?
Bugün eşimi akşamüzeri bir komşu arıyor. “Site yaya giriş
kapısının hemen yanında, araç yolunun kenarında bir kedi yatıyor. Sanırım araç
çarpmış, sizin kedimi, bir bakın” diyor. Hemen gidip baktık ve yazık ki kedi
ölmüştü.
Hayvan popülasyonu arttı biliyorsunuz. Biz de site içindeki
kedilere mama, su bırakıyoruz. Bulduğumuz, başkalarının bulduğu yavru ve
engelli bazı hayvanlarla bir süre ilgileniyoruz. Sağ olsun bir veteriner hekim
arkadaşım var, o da tedavi süreçlerinde yardımcı oluyor, az para alıyor.
Sitede çocuklar hasta bir kedi, sahipsiz bir yavru, bir yere sıkışan bir hayvan
gördüklerin de bize haber verirler. Kediler halkın malı oysa.
Sosyal medyada sık sık paylaşılır: kaza geçirmiş bir hayvan gördüğünüzde
en yakın veterinere götürün, ücretsiz bakılıyor diye. Bazı kazalarda masrafları
trafik
sigortası karşılıyormuş. Ya da barınak varsa barınağa bırakılırsa
tedavileri yapılıp, tekrar sokağa bırakılıyor. Yani komşum bizi aramak yerine
kaza geçiren hayvanı 1 km uzaklıktaki veteriner hekime götürse belki
yaşayacaktı. Hatta, araba ile geçerken görmüşler! Yani araç ile 2 dakika.
Komşumun haber verdiği çarpılmış kediye “acaba hangi kedimiz!”
diye bakmaya gittiğimizde vücudu soğumak üzereydi. Yanında bir kardeşi vardı
(evet bizim sitede ve bizim mamalardan yiyen kedilerin kardeşiydi). Ben hazırlıklı
gidip elime bir poşet almıştım. Nabzı yoktu. Poşete koydum ve çöp konteynırının
içine bırakıverdim. Kulakları buz kesmişti hayvanın...